Salı Sofrası
Yine tekledik
Sakaryaspor ilk beş için büyük önem taşıyan Kırşehir maçında uzatma golüyle üç puanı avucunun içinden kaçırdı. Muhammed reisin golle buluştuğu, uzun süre önde koşan Sakarya sporda kaleci Oğuz, bu sezon dördüncü penaltısını kurtardı ama, gecen hafta Bodrumda bizi güldüren uzatma golü bu sefer, bize uzatmada el vermedi. Bu sefer uzatmada gülen Kırşehir oldu. Bu beraberlik bizi ikincilikten ederken Kırşehir’i ilk beş içinde bıraktı. Futbolda her zaman son dakika, her zaman uzatma golleri sizi kucaklamaz. Bodrum ve Kırşehir maçlarında yaşananlar hatta daha önce birde Pazar deplasmanında buna benzer bir Sakarya spor coşkusu yaşandı. Futbolda bir farklı önder yürümeler üstüne yenileri gelmeyince bazen sıkıntı yaratıyor. Kırşehir örneğini bunun üstüne yapıştırmak gerek. Bu beraberlik, yüksek prim verme hastalığı olan yönetiminde daha fazla kapı çalmasına engel oldu. Yoksa daha Bodrum primleri için kafa yoran yönetim ,Kırşehir maçının kazanılması halinde daha fazla kapı çalmak adına efor sarf edecekti. Ey yönetim sakın ola ki herkesin beş altı çektiği Mamak maçı içinde bol keseden prim vaadinde bulunmayın. Siz siz olun garanti olan maç başı ödemelerine asılın. Sezon sonu maç başılar ödenmezse çok başınız ağrır. Bol keseden primi bırakın biraz buraya odaklanın.
NE O ŞAMPİYONMU OLDUK?
Sakaryasporun prim sistemini eleştirmek, prim yerine sıkıntı yaratan maç başsıların ödenmesinin daha yerinde olacağını kafamdan geçirirken ,bu konuda kalem oynatma hazırlığı içinde girdiğim saatlerde ,Medyanın genç kalemlerinden, sahip değiştiren Yeni Haberin spor yazarı Erdem Yıldırımı, Salı günü köşesine taşıdığı 10 bin tl lik prime atıfta bulunan yazısı bana yeni bir ilham kaynağı oldu. Sezonun en pahalı kadrosuyla hayal edilen yerde değil ,playofun içinden kaldığı ,kalmaya çalıştığı bu gün ki süreci ne oldu Şampiyon mu oldunuz da bu primi Bodrum maçının galibiyet primi içine koydunuz diyen Erdem Yıldırımın ,yazısı içine kattığı derinlikte kalan yorumlarına bende katılırım. Bazı maçlar vardır takımı ateşlemek adına santraya galibiyet primi koyarsınız. Ama her maça galibiyet primi, bir yığın maç başı borcu kapıda duran takımın futbolcuların para iştahını okşar ama, sorunu çözmez. Bu oyuncu grubuna zaten yığınla para verdiniz ,birde her maç galibiyet primi neyin nesi. Son saniyelerde elde edilen Bodrum galibiyetini alanlara 10 bin tl lik prim yerine, Sakarya’daki 6-2 lik yenilgiyi hatırlatmak gerek. İşin özü kendi cebinden değil ,başka yerlerden gelen para kaynaklarını prime yatırmak akıl karı değil. Primmi vereceksiniz ,verin. Nerede? Tabiki Playofta takım TFF yi görürse verin. Ona hiç sözümüz olmaz. Prim ateşi normal lig akışı içinde sizi hedefe taşıyacak bir maç içinde santraya konur.
13 MACTIR YENİLMİYORMUŞUZ
Bir haber sitesi Sakaryasporla ilgili bir değerlendirmesinde, 13 maçlık yenilmemek üzerine kurulu bir haber yapmış. Ben açtım fistürü saydım, saydım bu rakamı bulamadım ama, hadi diyelim Sakaryasporda bir yenilmezlik başarısı var. Yenilmezlik iyide üç puanlı sistemde bu ne kadar önemli ? Bakın Sakaryasporun ikinci yarı karnesine altı beraberlik, beş galibiyet var. Bu sonuçlar içinde yenilgi olmayan haftalar sonunda liderin kaç puan gerisindeyiz? Tam on altı puan. Bırakın deplasman beraberliklerini içerde aldığın Van, Konya ve Kırşehir beraberliklerini galibiyete çevirseydin ne olurdu? En azından ilk beş bileti cebinde garanti olur, Lider’de korku üreten takım olurdun. Özetle bu yeşil siyah manzarada istikrar yok ,gelecek adına garanti yok. Bol kepçe prim, yüksek maliyetli bir takımın Rüstemlere taşıdığı puan veya puanalar beklenenin çok gerisinde kalmıştır. En azından bu Sakaryaspor lider Eyüpün çok yakınında olan bir takım olmalıydı. Umarım Playofa kalırız, umarım bu pahalı bu ligin çok üstünde paralarla kurulan takım Playofta ,yılların özlem duyulan TFF 1 özlemine son veren yeşil siyah kadro olur.
MUSLERA
Urugay lı Muslere dışarıdan Türkiye’ye gelen her yönüyle örnek gösterilebilecek bir kaleci. GS da 10 yılı geride bırakan, bu süre içinde 14 kupa kaldıran, yardımsever bir insan olaraktan anılan Muslerayı, GS bırakmamış. Urugaylı file bekçisi üç yıl daha bizimle. Başka talipleri olmasına karşın, Türkiye’de kalmayı tercih eden , GS yı tercih eden Muslera bana göre, çok iyi bir kaleci, örnek bir insandır. Böylesine sağlam karakterli bir futbolcunun benim ülkemde kalması, Türkiye benim ikinci vatanım diyen biri hem GS adına hem de Türk futboluna adına kazançtır. Özetle Muslera gibi yabancı profesyonellerin Türk futbolu içinde yer alması futbolumuza ,ligimizde ivme katar. Son iki yıldır Türkiye liglerinde çıkış yapan genç Türk kalecilerinde, her alanda Musleradan öğreneceği çok şey vardır diye düşünüyorum.
LİVERPOOLLU SADİO MANEYE BAKARMISINIZ
Liverpoollun Senagalli oyuncusu Sadio Mane kendi ülkesinin fakir insanlarına kazandıklarından pay uzattığını okuyunca duygulandım. Genel anlamda Afrika kökenli oyuncuların futboldan kazandıklarını, ülkesinin fakir insanları ile paylaştığı bir çok örnekleriyle karşımıza çıkar. Mesela bir zamanlar GS da forma giyen Fildişi Sahill yolumuza devam edelim. i Dider Drogba futboldan kazandıklarını ,halkıyla paylaşan oyuncu olarak ülkesinde halk kahramanı olarak anılır. Ne dersiniz biz dede halk kahramanı çıkar mı? Neyse biz Sadio Mane ile anlatacaklarımıza derinlik katmaya devam edelim. Mane Senagalın en fakir mahallesinde yaşayan fakirlere her ay alık 75 EURO veriyor. Nerdeyse tüm kazancını fakir halkıyla paylaşan Sadio Mane bakın bu konuda neler diyor? Lüks evlere, arabalara ihtiyacım yok. Hayatın bana verdiklerini HALKIMLA PAYLAŞMAK EN BÜYÜK ZENGİNLİKTİR . Ezilen fakir ülkelerin dışarıya ihraç ettiği oyunculardan sadece ikisidir bu gün benim sofranın üzerine bıraktığım örnekler.
DERDİN VARSA
Benim sofrayı takip edenler bilirler, bazen yaşamın içindeki gerçekleri birkaç kelime içinde barındıran düşünceleri alır sizinle paylaşırım. Bu haftada Yol ayırımı filminde, bu günün en büyük usta sanatçısı Şener Şenin seslendirdiği dörtlüğü sizinle paylaşmak istiyorum. Derdin Varsa git Denizlere anlat, Kedilere, bulutlara anlat. Pencere pervazında Çiçeklere anlat. İnsana dert anlatılır mı hiç. Bu tespitten yola çıkarak bende bu dizelere farklı bir derinlik katayım. Yıllar önce bir arkadaşım bir sohbet anında şöyle demişti, Nazım bir suc işleyeceksen, aya bir yanlışa düşeceksen ,bunu Allahın bol ,insanın olmadığı bir mekanda yap demişti. Neden demiştim , aldığım yanıt şu oldu. Allahtan insana bir kötülük gelmez. Ne gelirse insandan gelir. Onun içinde derdini, sıkıntılarını dile getirmek adına ,sırlarını insanoğlu ile değil ,Denizlerle, Bulutlarla ,Çiçeklerle paylaşmak en akılcıl yol olmalı. Tatbiki insan yaşamın olmazsa olmazı . Ama siz siz olun, ben ben olayım sırlarınızı en yakınızla bile kendinizde kalması gereken leri bir başkası ile paylaşmayın.
HAKEM EVİNDE BARIŞ CUPUĞU YAKILMIŞ
Hakem evinde Dernek secimi bir kez daha Corono engellerine takıldı. Oysa aynı saatlerde iktidarın küçük ortağının kongresi vardı. Onlara serbest ama, diğer kongresi olan kurum ve kuruluşlara yasak. Yeni Türkiye’nin bir ayrımcı resmi Artık gün gibi aşikar. Bu nedenle bu işe kafa yorup zaman kaybı yaşamaktansa, yazının başlığının içini doldurmaya başlayalım. Ahmet Öztürk Dernek Başkanlığını bırakmaya hazırlanırken ilin Klasman hakemlerini, büyüklerini bir sohbet evinde toplamış. Sıçak samimi havada geçtiği söylenen toplantıda, barış çubuğu yakılmış. Herkes geçmişinle hesaplaşıp, birbirlerinden özür dilemişler ,kucaklaşmışlar, helallik almışlar. Ne güzel değil mi? Olması gereken bu . Kavgalı evde kimse huzur bulamaz. Kavgalı eve MHK de iyi bakmaz. Umarım bu buluşmanın içindeki kucaklaşma resmi, Corono yasakları olduğu yayınlayamadığımız resim ,atlatıcı değil , samimidir. Bundan böyle hakem evindeki duruşun içine sevgi ekilip, ekilmediğinin takipçisi olacağız. Sevgiden ,sevmekten kimseye bir zarar gelmez. Sonuçta gün gelecek Hakem evinde tüm kurullarda bu gün Ahmet Öztürkün önünde oturanlar yer bulacak. Corono neden iyeyle kendi rızası ile bırakma hazırlığı içinde olan Ahmet Öztürk, giderayak gönül almıştır. İleriye dönük atılan bu adım umarım hakem evinde gereken ilgiyi görür. Efendim bu haftalıktan benden bu kadar. Salı sofrasını ben kurdum, siz toplayın. Size lazım olanları alın kalanlar benim olsun.
