Zeka ve Zekat.

Zeka ve Zekat.

Aslında hepimiz biliyoruz bu kelimelerin anlamını. Her Ramazan ayında hayırsever Müslüman kardeşlerimiz, fitre ve zekatlarını verirler fakir fukaraya.

Sevabını, hayrını hesaplamaksızın “Allah kabul eylesin” deyip dini vecibelerini yerine getirmiş olurlar.

Buraya kadar anlaşılmayan bir şey yoktur sanırım. Şimdi gelelim bu zekat meselesinin spor ile ilgili bağlantısına;

27 Mayıs Pazar günü Mersin’de oynadığımız final maçına 10 bin taraftarımız gitti. Gidenler arasında ben de vardım. Benim o gece gördüğüm tabloda, taraftarın en az futbolcuların zekası kadar zekat ödedikleri vardı.

Birileri bana sitem edebilir ama durum tam da böyle. Sen kalk bir avuç futbolcu kopyası, Binlerce Sakaryaspor taraftarının sevdasını yerle bir et.

Dile kolay, Sakarya’dan kalkıp 10 saatlik yol gidip Mersin’e ulaşacaksın, burada maç saatine kadar uykusuz bir şekilde maç saatini bekleyeceksin, ardından tribünlerde şov yapacaksın. Sonra da 90 dakika boyunca destek verdiğin futbolcular eli belinde yürüyecek.

O gün o kadar çileyi çeken binlerce taraftarın hakkını kim, nasıl ödeyecek? Bunun vebali kimin? Futbolcu mu, futbolcuya para ödemeyen yönetim mi, yoksa Sakaryaspor’a inanıp, sezon boyunca çoluk çocuğunun rızkını harcayan, çekmediği çile kalmayan taraftar mı bunun sorumlusu?

Ben buradan ayırım yapmaksınız yöneticisine, Antrenörüne ve futbolcusuna hakkımı helal etmiyorum. Allah hepinizi bildiği gibi yapsın. Binlerce insanın hayalleriyle oynadınız.

4 Yıl önce Bölgesel Amatör Lig’den (BAL), buralara kadar gelen Afjet Afyon’a yenilip şampiyonluğu kaptırdığımıza inanamıyorum. Bizde tutturmuşuz “50+ 4 diye” adamların geldiği yere bak, İsmail Gürses’in sloganına bak. Sezon başında yaptığın toplantıda şampiyon kadroya en fazla 7 futbolcu alacağını söylemiştin. Bu sözünü unutup 20’ye yakın transfer yaptın ve Sakaryaspor’un ipini çektin. Bunu yazan yerel basını da taraftar ile birbirine soktun.

Sezon içinde yaptığın hatalardan artık bahsetmek istemiyorum. “Biz bize yeteriz” diyerek şehrin dinamiklerini hep küstürdün. Afyon final maçına Valisiyle, Bakanı ile gelirken, biz protokol tribününde kimseyi göremedik. Yönetimindeki çok değerli bazı insanları bile, kendi başına aldığın kararlar ve yaptığın transferler ile küstürdün.

Yazacak daha çok konu var da hakaret etmekten korkuyorum. Sakaryaspor sayenizde çoluk çocuğun oyuncağı oldu.

Neyse Sakaryaspor taraftarı Mersin’de, hem sizin, hem de futbolcularınızın zekası kadar zekat verdi. Onların artık kimseye borcu yok. Gerisini siz düşünün sayın İsmail Gürses ve ekibi.

Bir de taraftarın Mersin’e gitmeden önce bir sözü vardı. Onu hatırlatmak isterim. “Şehirden son çıkan ışıkları kapatsın” diye. Hatırladınız değil mi? Bizim taraftarımız işte bu sloganı harfiyen uyguladı ama futbolcuların kararmış kalplerini hesaplayamadı. Çünkü hepsinin ışığı Mersin’deki maç öncesi sönmüştü.

Neyse, Tatangalar bunu da unutmaz. Elbet bir gün bunların hesabı sorulacaktır. ‘Bu şehri satanın’ diye başlayan tezahüratlar, elbet yerini bulacaktır. Hani derler ya, ‘Unutanlar unutulanları asla unutmazlar’ diye. İşte öyle bir durumdasınız sizi gidi zekatsız zekasız

Giriş Yap

Sakaryaspor ve Sakarya Amatör Futbol Haberleri ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!