AYNI SENARYO

featured

Sezona ‘’diriliş yılı’’

parolasıyla başlayan Sakaryaspor’da haftalar ilerledikçe görüntü geçtiğimiz iki sezona benzemeye başladı. Hücum yollarında tıkanıklık, takımın sahadaki yayılışında gözle görülür bir kopukluk, dakikalar geçtikçe daha da panikleyen bir Sakaryaspor. Oysaki ilk üç haftada oldukça kendinden emin, ne yaptığını bilen ve rakiple arasına istediği an mesafe koyabilen bir Sakaryaspor vardı. Ne oldu da o üç haftayı mumla arar olduk? Hoca aynı hoca, oyuncular aynı oyuncu, lig aynı lig…Sanki bir değnek takıma değdi de o inanmış havayı dağıttı.

Yaz dönemi Rüstemler’de birkaç idman ve hazırlık maçı izledim ve gerek İsmail Cem Cambaz’ın gerekse yardımcılarının ciddiyetini görünce mutlu oldum. Yanımdaki İlker hocaya: “Hocam, yardımcı antrenörlerin kafalarına dikkat et, radar gibi dönüyor, her futbolcunun ne yaptığına tek tek bakıyorlar.” dedim. Bu tabloyla beklentim daha da arttı.

Ancak Sakaryaspor’un son birkaç haftadaki halsiz tavırları bir dejavu mu yaşıyoruz dedirtti bana. Cambaz’ın enerjisinden ve işe bağlılığından memnun olsam da oyuncu tercihlerinin tek yönlü olması konusundaki eleştirimi, takımdaki iyi havaya çomak sokmamak adına kötü günlere saklamıştım. Şimdi tam sırası diye düşünüyorum. Sakaryaspor resmiyette 3. ligde ama esasen baktığımızda 4. ligde mücadele eden bir takım. Yani amatöre bir adım kala oynuyoruz maçlarımızı. Böyle bir ligde koşan, atlayan zıplayan takımların uzun vadede daha iyi bir performans gösterdiğini daha önce de görmüştük. Bu lige dair “gerilla ligi” benzetmesini bunun için yapmıştım. Ben bu ifadeyi yaz döneminde, Sakaryaspor’un transfer yapabileceği bir anda söylemiş, transfer tercihlerinde bu ligin bu özelliğinin es geçilmemesi gerektiğini belirtmiştim.

Maalesef haftalar ilerledikçe Sakaryaspor’un teknik ama yumuşak oyunculardan kurulu ortasahası kalp yetmezliği gösteren bir hasta gibi kendini belli etmeye başladı. Murat Hacıoğlu,Talha Mayhoş, Ferhat Yazgan, Enes Ata ve hatta Serdar Ümit Deniz topla oyun kurmayı, topu ayağında tutmayı seven ama aynı oranda koşmayı, mücadele etmeyi sevmeyen oyuncular. Siz bu oyunculardan koşmasını, alanını kapatmasını isterseniz sizi reddetmezler, ellerinden geleni yaparlar ama bu yaptıkları gölge savunmadan öteye geçmez. Bu Sakaryaspor’un en dikkat çeken ve özellikle deplasman maçlarında başını ağrıtacak olan zaafı.

Sakaryaspor’un son haftalardaki kısırlığının bir başka sebebi koşucu, atletik oyuncularının az olması ve bu oyuncuların beklerde oynaması. Koşu yapmayan, sürekli durağan, ayağa toplarla hücum etmeye çalışan bir takımın böyle mücadeleci bir ligde eninde sonunda kısırlaşacagı aşikar. Kaldı ki bu durumu geçen senenin ilk yarısında Önder Deniz Kolgu ile, ikinci yarısında diğer hocalarla yaşamış ve kabus gibi bir sezon geçirmistik. Cambaz’ın bana göre atladığı ve Sakaryaspor’un korkarım devre arasına kadarki deplasman maçlarına mâl olacak bir başka hatası buydu. Bu ciddi strateji problemlerine rağmen bana göre yönetim hoca konusunda acele etti.

Cambaz’ın geçen sezon Bodrumspor’daki performansı ve lige bu sene iyi başlayan Sakaryaspor göz önünde bulundurularak Cambaz’a -üç haftada yedi puan şartıyla- onuncu haftaya kadar şans tanınabilirdi. Daha önceki tecrübelerimiz hoca değişikliğinin takımdaki düşüşe çare olmadığını gösterdi. Kaldı ki bu kadroyu Cambaz kendi oyun anlayışına ve beklentisine göre oluşturdu, ondaki düşüşün gerekçesini ve çaresini dışarıdan gelecek hoca daha iyi bilebilir mi? Bu ihtimalin gerçekleşmesi sürpriz olur. Tuncay Şanlı ve Mehmet Aurelio gibi magazinel ama bu ligi bilme konusunda zayıf isimlerin Sakaryaspor’un bir senesine daha kıyabileceği korkusunu taşıyorum. Umarım yanılırım.

Giriş Yap

Sakaryaspor ve Sakarya Amatör Futbol Haberleri ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!